Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlatıyor:
Annem, bir yerden biraz un bulmuş, komşudan da biraz süt alıp bunları yoğurmuş. Pişirip bana seslendi:
– Oğlum! Koş mescide, babanı çağır yemek yiyelim!
Koştum mescide… Resûlullah’ı görünce gayri ihtiyari önüne varıp dedim ki:
– Annem, sizi yemeğe çağırıyor!
Resûlullah dinledi ve Eshaba dönüp buyurdu ki:
– Kalkınız! Ümmü Süleym’in davetine gidiyoruz!
Mescidde bulunan bütün cemaat kalktı. Efendimiz önde, biz arkada yürüyerek bizim eve vardık…
Efendimiz babama sordu:
– Ne yemeğiniz var?
– Bilmiyorum yâ Resûlallah!
– Hanımın bizi yemeğe çağırmadı mı?
Böyle buyurunca babam izin alıp içeri geçti. Annemle konuştu ve gelip dedi ki:
– Hanımım, biraz unla biraz süt bulmuş ve bu ikisini birlikte pişirmiş.
Efendimiz bize dönüp buyurdu ki:
– Pekâlâ, o pişirilen yemeği yanıma getiriniz!
Derhâl getirdik… Mübârek ellerini kabın üstüne koydu ve bereket için duâ buyurdu. Gelenler, 70 kişiydi… Hepsi yiyip doydular. Yemek azalmadı bile…
Efendimiz, o yemeği bana uzatıp buyurdu ki:
– Bunu annene götür… İstediğine dağıtsın!